Author: | Mevlana Rumi | ISBN: | 9781301655618 |
Publisher: | E-Kitap Projesi | Publication: | February 25, 2013 |
Imprint: | Smashwords Edition | Language: | Turkish |
Author: | Mevlana Rumi |
ISBN: | 9781301655618 |
Publisher: | E-Kitap Projesi |
Publication: | February 25, 2013 |
Imprint: | Smashwords Edition |
Language: | Turkish |
Yıldızların nuru olan Şah Hüsameddin, beşinci cildin başlamasını istiyor...
Ey Allah ışığı cömert Hüsameddin, beşeri bulantılardan durulanların üstatlarına üstatsın sen!
Halk perde ardında olmasaydı, halkın gözleri açık olsaydı ve havsalalar dar ve zayıf bulunmasaydı.
Seni övmeye manevi bir tarzda girişir, bu sözlerden başka sözler söyleyecek bir dudak açardım.
Fakat Doğan kuşunun lokmasını yont kuşu yutamaz. Çaresi, suyla yağı birbirine katmaktan ibaret. Seni bu zindan aleminde yaşayanlara övmek lüzumsuzdur. Senin vasfını ancak ruhanilerin topluluğunda söyleyebilirim. Alem ehline seni anlatmak zararlıdır. Seni, aşk sırrı gibi gizlemekteyim.
Övmek tarif etmek perdeyi yırtmaktır. Halbuki güneşin anlatılmaya da ihtiyacı yok, tarife de. Güneşi öven kendini över, iki gözüm de aydındır, çapaklı değil, ağrımıyor demek ister.
Alemdeki güneşi yermek, iki gözüm de kör, karanlık ve çipil diye kendini yermektir.
Alemde muradına ermiş güneşe haset eden kişiyi bağışla sen.
Bir adam güneşi örtebilir, gözlerden gizleyebilir mi? Onun tazeliğini pörsütür onu soldurabilir mi?
Yahut haddi sonu olmayan nurunu eksiltebilir mi?
Yahut da onu mertebesinden indirebilir mi?
Ululara haset edene o haset ebedi bir ölümdür.
Senin kadrin, rütbense akılların anlayacağı dereceyi çoktan geçti. Akıl, seni anlatmada şaşırdı, aciz kaldı.
Gerçi bu akıl, anlatmada aciz oldu ama yine de acizcesine anlatması gerek.
Çünkü hepsi anlaşılmayan bir şey bilin ki atılıvermez.
Bulutunun tufanını içemezsen su içmeyi nasıl terk edersin?
Sırrı atıp ortaya koyamazsan kabuklarını anlat, onunla anlayışları tazele!
Sözler sana göre kabuklardan ibarettir ama başka anlayışlara göre tamamıyla içtir.
Gök arşa göre aşağıdadır ama bu bir yığın toprağa göre pek yücedir.
Seni kaybettiklerinden, fırsatı kaçırdıklarından dolayı hasrete düşmeden ben onlara seni öveyim de yol bulsunlar.
Sen Allah nurusun. Canı, Allah’ya kuvvetle çeker durursun. Halksa vehim ve şüphe karanlıklarındadır.
Bu güzelim nurun, şu gözsüzlere sürme çekmesi için şart, o nuru ululamaktır.
Yıldızların nuru olan Şah Hüsameddin, beşinci cildin başlamasını istiyor...
Ey Allah ışığı cömert Hüsameddin, beşeri bulantılardan durulanların üstatlarına üstatsın sen!
Halk perde ardında olmasaydı, halkın gözleri açık olsaydı ve havsalalar dar ve zayıf bulunmasaydı.
Seni övmeye manevi bir tarzda girişir, bu sözlerden başka sözler söyleyecek bir dudak açardım.
Fakat Doğan kuşunun lokmasını yont kuşu yutamaz. Çaresi, suyla yağı birbirine katmaktan ibaret. Seni bu zindan aleminde yaşayanlara övmek lüzumsuzdur. Senin vasfını ancak ruhanilerin topluluğunda söyleyebilirim. Alem ehline seni anlatmak zararlıdır. Seni, aşk sırrı gibi gizlemekteyim.
Övmek tarif etmek perdeyi yırtmaktır. Halbuki güneşin anlatılmaya da ihtiyacı yok, tarife de. Güneşi öven kendini över, iki gözüm de aydındır, çapaklı değil, ağrımıyor demek ister.
Alemdeki güneşi yermek, iki gözüm de kör, karanlık ve çipil diye kendini yermektir.
Alemde muradına ermiş güneşe haset eden kişiyi bağışla sen.
Bir adam güneşi örtebilir, gözlerden gizleyebilir mi? Onun tazeliğini pörsütür onu soldurabilir mi?
Yahut haddi sonu olmayan nurunu eksiltebilir mi?
Yahut da onu mertebesinden indirebilir mi?
Ululara haset edene o haset ebedi bir ölümdür.
Senin kadrin, rütbense akılların anlayacağı dereceyi çoktan geçti. Akıl, seni anlatmada şaşırdı, aciz kaldı.
Gerçi bu akıl, anlatmada aciz oldu ama yine de acizcesine anlatması gerek.
Çünkü hepsi anlaşılmayan bir şey bilin ki atılıvermez.
Bulutunun tufanını içemezsen su içmeyi nasıl terk edersin?
Sırrı atıp ortaya koyamazsan kabuklarını anlat, onunla anlayışları tazele!
Sözler sana göre kabuklardan ibarettir ama başka anlayışlara göre tamamıyla içtir.
Gök arşa göre aşağıdadır ama bu bir yığın toprağa göre pek yücedir.
Seni kaybettiklerinden, fırsatı kaçırdıklarından dolayı hasrete düşmeden ben onlara seni öveyim de yol bulsunlar.
Sen Allah nurusun. Canı, Allah’ya kuvvetle çeker durursun. Halksa vehim ve şüphe karanlıklarındadır.
Bu güzelim nurun, şu gözsüzlere sürme çekmesi için şart, o nuru ululamaktır.