Author: | Altuğ Yalçıntaş | ISBN: | 1230002557694 |
Publisher: | Open Science Framework | Publication: | September 27, 2018 |
Imprint: | Language: | Turkish |
Author: | Altuğ Yalçıntaş |
ISBN: | 1230002557694 |
Publisher: | Open Science Framework |
Publication: | September 27, 2018 |
Imprint: | |
Language: | Turkish |
Naomi Klein, No Logo: Taking Aim at the Brand Bullies adlı çalışmasında, 1990’lı yıllarda yükselmeye başlayan küreselleşme karşıtı toplumsal hareketlerin kaynağını, markalaşma yarışında olan Nike, Shell, Starbucks ve McDonald’s gibi çok-uluslu korporasyonların yol açtığı yağmacılık kültüründe (Thorstein B. Veblen’in The Theory of Leisure Class’ta kullandığı haliyle, “yağmacılık içgüdüsü”nde) aramıştı. Kişisel kanaatime göre, ferdi mülkiyete dayalı fikri haklardan biri olan markalar, sadece yoksulluğa ve gelir dağılımında çarpıklığa neden olan bir yağmacılık kültürünün ortaya çıkmasıyla sonuçlanmadı. Başta telif hakları ve patentler olmak üzere, ferdi mülkiyete dayalı fikri hakların tamamı, aynı zamanda, (bilimsel) bilgi üretim süreçlerinde kamu aleyhine, büyük korporasyonlar lehine sonuçlar yaratan bir yağmacılık kültürünün ortaya çıkmasına da yol açtı. Bugün, sadece Türkiye’de değil tüm dünyada, tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar sıkça karşılaştığımız bilimsel suistimal vakalarının doğasında, işte bu yağmacılık kültürü yatmaktadır. Pfizer’den Elsevier’e, Facebook’tan PayPal’a, WhatsApp’tan Skype’a, Airbnb’den Uber’e, Google’dan Yandex’e, Social Science Research Network (SSRN)’den academia.edu’ya kadar fikri ekonomilerde faaliyet gösteren birçok korporasyon, ferdi mülkiyete dayalı fikri hakların sıkı bir şekilde korunuyor olması sayesinde faaliyetlerini sürdürmektedir. Ferdi mülkiyete dayalı fikri haklar, beklenen faydanın aksine, (bilimsel) bilgi üretim süreçlerinin daha verimli hale gelmesi sonucunu değil, bu süreçler sırasında ortaya çıkan kârların büyük korporasyonlar tarafından yağmalanması ve bilimin en büyük ideali olan hakikat idealinin dejenere edilmesi sonucunu doğurmaktadır. Siz, bu korporasyonların sunduğu “bedava” hizmetlerin günlük hayatınızı kolaylaştırdığını düşünüyor olabilirsiniz. Eğer öyleyse, bu kitabı okurken şu soruyu mutlaka aklınızda tutun: ne pahasına?
Naomi Klein, No Logo: Taking Aim at the Brand Bullies adlı çalışmasında, 1990’lı yıllarda yükselmeye başlayan küreselleşme karşıtı toplumsal hareketlerin kaynağını, markalaşma yarışında olan Nike, Shell, Starbucks ve McDonald’s gibi çok-uluslu korporasyonların yol açtığı yağmacılık kültüründe (Thorstein B. Veblen’in The Theory of Leisure Class’ta kullandığı haliyle, “yağmacılık içgüdüsü”nde) aramıştı. Kişisel kanaatime göre, ferdi mülkiyete dayalı fikri haklardan biri olan markalar, sadece yoksulluğa ve gelir dağılımında çarpıklığa neden olan bir yağmacılık kültürünün ortaya çıkmasıyla sonuçlanmadı. Başta telif hakları ve patentler olmak üzere, ferdi mülkiyete dayalı fikri hakların tamamı, aynı zamanda, (bilimsel) bilgi üretim süreçlerinde kamu aleyhine, büyük korporasyonlar lehine sonuçlar yaratan bir yağmacılık kültürünün ortaya çıkmasına da yol açtı. Bugün, sadece Türkiye’de değil tüm dünyada, tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar sıkça karşılaştığımız bilimsel suistimal vakalarının doğasında, işte bu yağmacılık kültürü yatmaktadır. Pfizer’den Elsevier’e, Facebook’tan PayPal’a, WhatsApp’tan Skype’a, Airbnb’den Uber’e, Google’dan Yandex’e, Social Science Research Network (SSRN)’den academia.edu’ya kadar fikri ekonomilerde faaliyet gösteren birçok korporasyon, ferdi mülkiyete dayalı fikri hakların sıkı bir şekilde korunuyor olması sayesinde faaliyetlerini sürdürmektedir. Ferdi mülkiyete dayalı fikri haklar, beklenen faydanın aksine, (bilimsel) bilgi üretim süreçlerinin daha verimli hale gelmesi sonucunu değil, bu süreçler sırasında ortaya çıkan kârların büyük korporasyonlar tarafından yağmalanması ve bilimin en büyük ideali olan hakikat idealinin dejenere edilmesi sonucunu doğurmaktadır. Siz, bu korporasyonların sunduğu “bedava” hizmetlerin günlük hayatınızı kolaylaştırdığını düşünüyor olabilirsiniz. Eğer öyleyse, bu kitabı okurken şu soruyu mutlaka aklınızda tutun: ne pahasına?